Ben çocukluğum boyunca hastalıkla büyüdüm, devamlı bademcik ve kulak enfeksiyonu geçiren ve devamlı antibiyotiğe dayalı bir çocukluğum oldu. Büyüyünce de pek değişmedi, devamlı astım, alerji gibi. bağışıklık sistemi problemleri yaşadım.
Benim için iki tip insan vardı:
Birinci Tip: Benim gibi nane molla, rüzgar çıksa hasta olan insanlar, her şeyden etkilenen.
İkini Tip: Dolu yağsa gökten başına, hiçbir şey olmayan turp gibi her daim sapasağlam olan insanlar, içten içe biraz gıcık olduklarım aslında...
Çocuklarım olunca, onların benim gibi olmaları yerine, gıcık olduklarım gibi olmalarını istediğim için, şikayet etmek yerine oturup araştırmaya başladım. Ve işe yaradığını gördüm. O yüzden burada yaptığım araştırmaları ve işe yarayan aldığım aksiyonları sizlerle burada paylaşmak istiyorum.
Öncelikle Dr. David Perlmutter’in kitapları (şiddetle tavsiye edilir-Beyin ve Bağırsak, Tahıl Beyin ve Tahıl Beyin ve Yaşam Rehberi), sonra peşi sıra okuduğum akademik makalelerle, aslında sağlıklı ve güçlü bir bağışıklık sistemi için öncelikle sağlıklı bir bağırsak florasının ne kadar önemli olduğunu gördüm.
Hatta belki biraz mide bulandırıcı gelecek ama sağlıklı insanların dışkılarındaki yararlı bakterileri kullanıp, sağlıksız insanların bağışıklık sistemine katkıda bulunmak için kullanan şirketler var. Detay vermeyeceğim ama merak ederseniz linki aşağıya bırakıyorum, bakabilirsiniz.
Aslında sağlıklı bağırsak florasının oluşum hikayesi taa anne karnında başlayıp, bütün çocukluk boyunca sürüyor.
Başka bir değişle, gelecekteki sağlığımızda çok önemli rol oynayan bağırsak mikrobiyota sistemi, anne karnından itibaren şekillenmeye başlıyor ve büyürken çevresel etmenlerden etkilenerek gelişiyor. Sağlıklı bir plasenta ortamı, doğum şekliniz (doğal doğum yada sezaryen), bebekken beslenme şekliniz ( anne sütü, mama, kullanılan katı gıdalar), çocukken kullanılan antibiyotik gibi etmenler ne kadar sağlıklı bir bağırsak floranızın ve dolayısıyla da ne kadar sağlıklı bir bağışıklık sisteminizin olacağını belirliyor.
Kaynak:Intestinal Microbiota in Early Life and Its Implications on Childhood HealthLu Zhuang,1,4,5,a Haihua Chen,1,2,b Sheng Zhang,1,4,5,c Jiahui Zhuang,3,d Qiuping Li,1,4,5,⁎,e and Zhichun Feng1,4,5,⁎,f
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, sağlıklı bağırsak mikrobiyomuna sahip olamayan yetişkin ve çocuklar, sağlıklı ve güçlü bağışıklık sistemleri olmadığı için, egzama, astım, gıda alerjisi, obezite, iritabl (hassas) bağırsak sendromu, nöropsikolojik rahatsızlıklara yatkınlık gösterebiliyorlar.
Başta da bahsettiğim gibi çocukken aşırı derecede antibiyotik kullanımı sonucu, bademcik (alındı, kurtulum😊) ve kulak enfeksiyonu (bir kulakta duyma kaybı ile sonuçlandı ama ikincisi ile idare ediyoruz😊) gibi sıkıntılarım geçtiğinde, büyüdüğümde; astım, gıda alerjisi, irritabl bağırsak sendromu ile başbaşa kaldım. Hadi ben bütün hayatım boyunca bu sevimsiz şeylerle hayat kalitemin bozulmasına izin vermiştim ama genetik açıdan pek de şanslı olmayan çocuklarımın bunları yaşamasını istemiyordum.
Peki bunun bir yolu yok mu? diye sorarken buldum kendimi. Çünkü hayat mükemmel değil, bazen hayat bizi istemediğimiz seçenekleri seçmek zorunda bırakabiliyor, sezeryan, mama, antibiyotik gibi... Peki bunların yaptığı yıkımları önleme bağırsak mikrobiyotasını desteklemenin başka bir yolu yok mu? Cevap tabiki var... Önemli olan doğru soruyu sorabilmek. Cevap: Prebiyotikler ve Probiyotikler...
Eminim bu iki kelimeyi çokca, etrafınızda, markette, bazı ürünlerin üzerinde bolca görüyorsunuz. Öncelikle aralarındaki farkı kısaca anlatayım.
Prebiyotikler aslında kısaca bazı gıdalarda bulunan ve bağırsaklarımızdaki yararlı bakterilerin oluşması için yani sağlıklı bir bağırsak florası, mikrobiyotası oluşması için, tetikleyici gübre görevi gören özel bir lif çeşididir. Probiyotikler ise canlı yararlı bakteriler, yoğurt ve diğer fermente ürünlerde bulunurlar.
Prebiyotik bulunan gıdalar:
1. Sarımsak- her derde deva dediğimiz
o Sarımsağın lif içeriğinin yaklaşık %11'i inulin'den, %6'sı ise fruktooligosakkarit (FOS) adı verilen tatlı, doğal olarak oluşan prebiyotiklerden gelir.Sarımsak yararlı Bifidobacteria büyümesini teşvik ederek bir prebiyotik olarak davranır.
2. Soğan
o Soğandaki FOS bağırsak florasını güçlendirir, yağ dökümü ile yardımcı olur ve hücrelerde nitrik oksit üretimini artırarak bağışıklık sistemini güçlendirir.
3. Pırasa
o Pırasa soğan ve sarımsak ile aynı aileden gelir. Pırasa %16'ya kadar inulin lif içerir. Inulin içeriği sayesinde, pırasa sağlıklı bağırsak bakterileri teşvik eder.
4. Muz
o Özellikle olgunlaşmamış (yeşil) muz da prebiyotik açısından çok faydalıdır, muzdaki lif sağlıklı bağırsak bakterileri artırmak ve şişkinlik azaltmak için çok önemli bir etmendir.
5. Elma- insanlık tarihi boyunca bir sürü büyüleyici hikayenin kahramanı olan mucizevi meyve
o Pektin, bir elmanın toplam lif içeriğinin yaklaşık %50'sini oluşturmaktadır ve aynı zamanda pektinin prebiyotik faydaları vardır. Yararlı bağırsak bakterileri besler ve zararlı bakterilerin nüfusunu azaltır.Elma da polifenol antioksidanlar yüksektir.
Kaynak: https://www.healthline.com/nutrition/19-best-prebiotic-foods#section1
Probiyotik bulunan gıdalarda çocuklar için favorim yoğurt- o yüzden aşağıdaki linkte Dr. Perlmutter’in kitabında paylaştığı ve bizimde devamlı evde yaptığımız yoğurt tarifini bulabilirsiniz.
Mutlu bağırsaklar, mutlu beyinler, mutlu bağışıklık sistemleri....