Müzik Önerisi: Ludovico Einaudi- Burning Okuma Süresi: 11 dakika
Tıkla ve Dinle
Sizce de hayat aşamaları olan, her evresinde farklı bir deneyimin sizi beklediği sanal bir oyun gibi değil mi? Olgunlaşma ise oyunun ileriki evrelerine ulaşma.
Kişisel gelişim platformu Mindvalley’nin kurucusu ve Being Extraordinary kitabının yazarı, Vishen Lakhiani kitabında, yaşamdaki evreleri söyle özetlemiş:
1.EVRE: TOPLUM KURALLARI İLE YAŞAMAK- SENİN ETRAFINDAKİ DÜNYA
Etrafındaki dünyada, etrafındaki insanların belirlediği kurallara göre yaşamak. Çevrendeki toplumun, akrabalarının, arkadaşlarının, ailenin koyduğu kurallar, inanışlar, örf ve adetleri çerçevesinde hayatını yaşamaya çalışmak. Bu evrede en çok hissedilen his, sıkışmışlık ve yetersizlik. Başkalarının yarattığı bir dünyada, başkalarının kurallarına göre yaşamaya çalışırken nefes alamazsınız.
İlk anne-baba olduğunuzda, evlilik sırasında, bu evreye çok girer çıkarsınız. O çocuk doymadı bence, o çocuğun ayağı üşüyor, o çocuk şimdi mi uyuyacak gibi. Tanıdık geldi mi? Dahası da var, bizim örf ve adetlerimize göre, yirminci gününde şu yapılır, ellinci gününde bu yapılır.
Bu tarz hayatımıza bir şey katmayan ve bizi biz yapmaktan alıkoyan, yani kısaca A noktasından B noktasına gitmemize engel, toplumsal kuralların hepsine Vishen kitabında Bulls**t rules= brules diyor, birebir türkçeye çevirsek, B**ktan Kurallar = Bokurallar oluyor.
Bokurallar sizi öyle bir çevreler ki, artık başkalarının yarattığı, sizin etrafınıza seyrettiğiniz ve hiçbir zaman yeterli olduğunuzu hissedemeyeceğiniz dünyada yaşamaya başlarsınız. Bu evreden sıkıldınız mı, haklısınız. Hadi çabucak diğer evreye nasıl geçeceğimizi konuşalım.
2. EVRE: UYANIŞ- SENİN SEÇTİĞİN DÜNYA
Hayat denen oyunun bu bölümüne geçebilmek için yapmanız gereken şey “Sorgulamak” ve hayatınızdaki BOKURALLAR’ı bulmak. Aslında, kurallarla yaşamak hayatı kolaylaştırır. Zor anlarda kaldığınızda, çözüm bellidir. Hemen toplumsal kurallar el kitabına başvurulur. Düşünmenize gerek yoktur, o zaten sizin ve sizin gibi daha niceleri için düşünülmüş ve oracığa yazılmıştır. Aslında tam da bu yüzden toplumun bize getirdiği kuralları sorgulamak çok zordur. Gerçekten mutlu olduğunuz, kendi hayatınızı yaşamak istiyorsanız, bokuralları sorgulamaya başlamanız ve uyanışa geçmeniz gerekir.
Bir kere siz bokuralları farketmeye başladığınızda, gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. Artık başkalarının size dayattığı dünyada değil, kendi seçtiğiniz dünyada yaşamaya başlayacaksınız.
SORUN: Etrafınızdaki insanların size dayattığı bu kuralların size faydası ne? Sizin potansiyelinize ulaşmanıza yardım mı ediyor yoksa engel mi oluyor? Ve UYANIN!
3. EVRE: KENDİNİ PROGRAMLAMA- SENİN İÇİNDEKİ DÜNYA
Uyanıştan bu seviyeye geçtiyseniz artık, etrafınızdaki bokurallar (b**tan kurallar= bokurallar; ya da kitaptaki deyimiyle bulls*** rules=brules) farkında ve onları hayatınızdan çıkarıp, kendi programlamanızı yapmaya hazırsınız demektir.
Bokuralları bulup bilinç mühendisliği ile, kendimizi programlayacağız. Bu bilinç mühendisliği nedir, dediğinizi duyar gibiyim. Çok basit şekilde kendimizi tekrardan daha iyiye inşa etmek. Bizim biz olmamızı engelleyen, potansiyelimize ulaşmamızı engelleyen BOKURALLARı ve inanışları bulup, farkına varıp, bunları; sizin siz olmanıza yardımcı olacak, potansiyelinize ulaşmanızı sağlayacak kurallar ve inanışlarla değiştirmek. Bunu yaparken, yeni rutinler ve alışkanlıklar kazanmaya çalışacağız. Bir nevi kendimize format atıp, programlama yapacağız. Hala çok mu karışık, hadi ufak bir örnek yapalım:
Hayatınıza farkında olmadan soktuğunuz inanışları düşünün.
Zengin ama mutsuz: Ağızdan ağıza dağılan ve aslında bizim bolluk bilincimizi baltalayan bir inanış. Neden zengin olunup, mutsuz olunsun.
Çok güldük, ağlayacağız: Yine iyinin ardından kötünün geleceğine bilinç altımıza işleyen bir deyim.
Ayağına çorap giyin, üşütürsün: Hala çorap giyinmeden dolaştığımdan üşütür, hasta olurum diye korkarım. Doktorlarla kaç defa iddialaşmışlığım vardır; ayaklarımı üşüttüm ondan oldu diye.
Ve eminim sizin de aklınıza gelen niceleri vardır. Hadi bu inanışları değiştirelim:
Zengin ama mutsuz Zengin ve çok mutlu, bolluk bilincindeyim.
Çok güldük, ağlayacağız Çok güldük, daha da çok güleceğiz.
Ayağına çorap giy, üşütürsün Sağlıklıyım ve vücudumun verdiği sinyallerin farkındayım.
Bir de bunların üzerine, çocukluğumuzdan beri beynimize, etrafımızın etkisi ile ya da kendi algımız ile yerleştirdiğimiz inanışlar var. Bunları bahçemizde çıkan yabani otlar gibi düşünebilirsiniz; benden adam olmaz, ben beceriksizim, ben erken kalkamam, ben kilo veremem.
Yapacağımız şey bahçemizin güzelliğinin ortaya çıkmasını engelleyen bu yabani otları bulup, söküp, yerlerine istediğimiz bitkileri, çiçekleri ekmek.
Öncelikle, kendinize söylediğiniz bütün bu sözleri farkına varalım. Ve hadi değiştirelim:
-Benden adam olmaz -----> Ben istediğim her şeyi yapabilecek güce sahibim.
-Ben erken kalkamam -----> Ben istersem, erken hayata başlama alışkanlığını kazanabilirim.
-Ben kilo veremem -----> Ben istediğim sağlıklı bedene sahip olabilirim, bedenim ve ruhum için sağlıklı seçimler yapabilirim.
Yeniden programla sürecinde, yeni rutinler oluşturmanız ve bunları alışkanlığa dönüştürmeniz çok önemlidir.
Sonuç olarak bu evrede, sizi engelleyen inanışları ve bokuralları bulup, yenilerini programlama prosesini rutin bir şekilde yapıp, başkalarının size dikte ettiği ya da yakıştırdığı dünyada değil, sizin seçtiğiniz dünyada yaşıyorsunuz demektir.
Kendi dünyanıza hoş geldiniz!
4. EVRE: BEN OLMAK- SENİN DEĞİŞTİREBİLDİĞİN DÜNYA
Bu evredeyseniz, size iyi gelmeyen her şeyi geride bırakmış ve kendi istediğiniz düzeni oluşturabilecek alışkanlıkları, rutinleri hayatınıza almışsınız demektir. Bir sonraki evrede aslında olasılıkların sonsuz olduğunu, potansiyeline ulaşmak için gereken gücün damarlarında akan kanda olduğunu keşfedersiniz.
Artık, mutluluk ve huzur sizin kontrolünüzdedir. Vishen, buna kitapta blissipline (bliss: mutluluk, neşe ve discipline: disiplinin birleşimi) diyor, yani kendi mutluluğunu, neşeni disiplinli bir şekilde kendi kontrolünde tutmak. Bunu hep mutluluk ve neşe peşinde koşmak diye algılamayın, aslında tam tersine her hissi başkalarının yönlendirmesi olmadan yaşamak.
Biraz açalım, o kazağı arkadaşınız üzerinde görünce çok güzel dedi diye değil, siz kendiniz üzerinde görünce sevdiğiniz için giyinmek. Başkalarına güzel görünmek ya da toplum normlarına uymak için zayıflamak değil, gerçekten sağlıklı olabilmek adına zayıflamak. Müdürünüz size negatif bir geri bildirimde bulunduğunda dibe vurup üzülmemek, övdüğünde de havalara uçup sevinmemek. Yani kendini bilmek ve etraftan etkilenmemek. Bu yöntemle dokunulmaz oluyorsunuz. Dışarıdan hiçbir etki sizi etkileyemez.
Bu da sizi bir sonraki adıma götürür, kendi iç sesinizi dinlemeye, ona güvenmeye. Hayatın çağrılarını duymaya ve kendi realitenizi düşüncelerinizle değiştirme gücünü kullanmayı öğrenirsiniz. Mevlâna derki “Gül düşünür gülistan olursun, diken düşünür dikenlik olursun”.
Hayat bizi çok yormadan umarım hepimiz neşeli ve keyifli bir şekilde 4. Evreye evriliriz.
Yine Mevlâna ile bitirelim Hamdım, Piştim, Yandım…